30 Eylül 2015 Çarşamba

Büyükada Gezimiz

 20 Eylül canim eşim Buğranın doğum günüydü . Ne zamandır isteyipte gerçekleştıremediğimiz Büyükada gezisini sonunda gerçekleştirebildik. Hem doğum günü kutlaması hem de ada turumuzu aynı güne getirerek başbaşa harika bir gün geçirdik. Aslında giderken biraz korkarak gittim malum Eylül'ün ne yapacağı belli olmuyor :)  ama düşündüğüm gibi olmadı gerçi sonlara doğru huysuzluğu eline almadı degil ama bunada şükür :) .  Sabah 10.30 da deniz yolculuğumuz başladı. Eylül gemi içinde koşuşturmaya bayıldı ta ki düşene kadar koşarken asi asi kendine dokundurmayan kızım düşünce kucağımıza atladı. Ufak kazadan sonra yolculuğa uyuyarak devam etti ( şükür :) ) .



Eylül uyuyunca bende biraz denizin ve güneşin tadını çıkardım. Ailemin büyük bir kısmı Istanbul'da yaşadığı için çocukluğumdan beri çok severim deniz seyahatlerini Yalova - İstanbul arası tahta vapurla az gidip gelmedik... O simit o çay o his her aklıma geldiğinde içim mutlulukla doluyor....

Şanlı Bayrağımız ne güzel de dalgalanıyor. Allah bayrağımızı ve vatanımızı korusun.




Eylül uyuyorken koyulduk adayı gezmeye Eylül uyuyunca diyorum çünkü minik kızım artık arabada gezmeyi kabul etmiyor ve devamlı yürümek istiyor yaşının gereği bu biliyorum ama insan gezmeye gidince o arabada otursun biz gezelim diye düşünmüyor değil. 

Büyük adanın herbir yanı ayrı güzel her bir yanı ayrı tarih kokan sokaklarla dolu. Attığımız her adımda yanından gectiğimiz harika evlere bakıp buaralarda kimler yaşamıstır acaba deyip te geçtik.  O yalılar, evler , doğa... biran burada yaşamak istemedik değil. 





İste en sevdiğim ve içinde yaşayabilmek icin deli olduğum o harika Pembe Panjurlu ev. Filmlerdeki gibi öyle güzel öyle huzur dolu gözüküyordu ki. Tabi ki benim küçük ailemle her yer ayrı huzur dolu biz birlikteyken bize her yer pembe panjurlu ev ;p 




Fayton turuna çıkmak istedik ama öyle bir sıra vardi ki cesaret edemedik. Oralardaki bir dukkana sıra azalıyor mu diye sorduk 2-3 gibi gelin değince fayton gezisini 2. Plan olarak bir kaç saat sonraya erteledik. Eğer gidecek olursanız aklinızda bulunsun. 

Bisiklet turu yapanları görunce Eylülle yapabilirmiyiz diye denemeye karar verdik. Kızımız da bisikleti sevince ada turumuza bisikletle başladık.  Gercekten harika bir deneyimdi Eylül 45 dk. dayandı en sonunda inmeye kalkınca bizde gezimizi sonlandırdık. Adaya giderseniz muhakkak bisiklet kiralamalısinız saati 12 tl yanınızda çocuk yoksa bütün adayı bisikletle gezmenizi tavsiye ederim. 



Bisiklet turundan sonra hemen birşeyler yedik sıra geldi dondurmaya meydanda harika kocaman külahlarla super bir dondurma yedik. Meydanda bir cok dondurmacı vardı ama önunde uzun sıra olan tek dondurmacı Prinkipoydu. Gitmeden önce araştıdırmıştım ve iyi ki bu lezzeti kaçırmamışım. Dondurmanin tek sorunu oyle cok ki bitmiyor en son kısmını bırakmak zorunda kaldım. :) 


Karnımızı iyice doyurduktan sonra fayton turuna çıktık Eylülle biraz zor oldu çünkü kızım tam bir at aşığı atlara gitmeye çalışırken faytor turu yapmak biraz zor oldu :) Allahtan atlara ulaşamayacağını anladı ve uykuya daldı :)  faytonla bisikletle çıkamadığımız yerleri de görme şansımız oldu. 



Fayton keyfinden sonra gemi saatini beklerken kuşların eşliğinde minik bir piknik yaptık. Eylül ilk kez kuşları besledi ve çok mutlu oldu :) onun yüzündeki o mutluluk günümüzü noktalarken bizi daha da memnun etti :) 


Canım sevgilim iyi ki doğmuş iyi ki birbirimizi bulmuşuz iyi ki  minik meleğimiz olmuş. Doğum günün kutlu olsun hayat arkadaşım...


19 Eylül 2015 Cumartesi

Eylül Tatilde ; Part 2

     Tatilden döneli neredeyse 1.5 ay oldu ama ben 2. bölümü ancak yazabiliyorum :)  Tabi şimdiden tatili özledik :) hele ki Eylül bir ara her gördüğü denize girmek istiyordu. Gezmediğimiz yer kalmayıpta ve burada hepsini anlatmadığım bir çok yeri geride bıraktığımız Datça tatilimizden sonra rotayı önce selçuğa çevirdik.







Yolculuk boyunca araba koltuğuna oturmaya şiddetle karşı çıkan Eylül yol boyunca şekilden şekile girmeyi ihmal etmedi :) 


İlk molamızı Aydın-Çine de verdik. Çocukluğumdan beri her sene Datça gidişi ve dönüşü muhakkak durur Mehmet Zengin'in yerinde o harika köftelerden yeriz. Yemek yemeyi seven bir aile olduğumuzdan lezzeti konusunda hiç kuşkunuz olmasın :) itinayla test edilip onaylandı.


Yolumuza Efesle devam ettik. Öyle bir sıcak vardı ki of of of. Ben hayatımda böyle sıcak görmedim böylece Efese yanlış bir zamanda geldiğimizi anlamış olduk.Başta annem ve eşim nasıl gezeceğiz bu sıcakta diye söylenirken ben sanat içinkendimi feda etmeye çoktan hazırdım ki bu toplamda 15 dakika sürdü. Bu gezide Selçuk ve İzmirde oturanların önünde saygıyla eyilmemiz gerektiğini çok iyi anlamış oldum. Şaka bir yana Efes Antik Kent tam anlamıyla büyüleyici bir yer. İnsan buralarda asırlar önce yaşayanları onların yürüdüğü yollarda yürüdükçe daha yakından hissediyor. Keşke tarih derslerinde böyle geziler olabilse... Her konu bahsi geçen yerde o havayı koklayarak işlenebilse. Biliyorum ki bu sadece hayallerde kalacak bir temenni. Sıcağa rağmen gezimizi her karışı tek tek gezerek tamamladık. Dip not olarak gitmeden bir maksimum kart ya da muze kart edinirseniz iyi olur giriste gise sırası beklemezsiniz. Ben maksimum kartım sayesinde girdim ama eşim ve annem müze kart almak zorunda kaldılar. 55 tl ye 1 yıllık sınırsız girişli müze kart aldık umarım bu sayede müze gezilerimiz artar.
  Sırada Meryem Ana Evi vardı. Arabayla 10 dk kadar uzaklıkta ama yokuşlu ve virajlı bir yoldan sonra ulaştık. Hristiyanlar için çok önemli bir mekan olduğundan çok sayıda turist ziyaretçi vardı. Gerçekten yeşillikler içinde bol oksijenli ve huzur dolu bir yer. Meryem Ana'nın son yıllarının burada geçtiğine inanılıyor. Gotik mimari yüzündenmidir bilmem ama kiliselerden hep ürkmüşümdür içeride yanan mumlar hafif çalan o müzik her zaman içimi titretir. Ama en çok Eylül sevdi o koştururken pamuk yüzü gülücükler saçıyordu.














Akşam karşıyaka'da oturan kuzenimize geçtik kalabalık bir aile toplantısı halinde güzel bir zaman geçirmiş olduk. Sohbet öyle güzeldi ki bir fotoğraf bile çekilmek aklımıza gelmemiş. Ertesi gün harika bir kahvaltıdan sonra küçük bir izmir turu yaptık tabi ki o sıcakta arabayla dolaşabildik. Bir kumru arasından sonra yolumuzu Ayvalıkta oturan dayımı ziyaret için Sarmısaklıya çevirdik. Kuzenim, güzel eşi ve minik paşa Rüzgar da oradaydı gerçekten Eylül için Rüzgar abisiyle oynamak çok güzel oldu. Abisini çok sevmiş ki yanından ayrılmadı. Akşam klasik cunda turu ve rüyalarıma giren lokmayı yedik ve ertesi gün deniz faslından sonra evimize döndük. Güzel ve kızımızla gittigimiz 20 günlük ilk yaz tatilimiz bitmiş oldu. Umarım bir daha ki tatil çabuk gelir. Zira tatil azıcık özledik . :)






Eylül ve Buğra ( Not: Buğra daha çok eğleniyor)

4 Eylül 2015 Cuma

Armut Reçeli

     Merhabalar :)

Reçel denildi mi akan sular durur. Eylül de az az yiyor reçellerden bakalım benim gibi reçel sever mi olacak yoksa babası gibi kahvaltı sevmez biri mi olacak ? Kahvaltı yapmaya bayılan birisi olarak reçel aşkı da benim için özel bir yerde. Reçeli hem yemeyi hem de yapmayı çok severim. Mutfakta geçirdiğim her dakika benim için tam bir meditasyon seansı gibi geliyor. Açıkçası daha önce hiç armut reçeli yemedim ama bozulmaya yüz tutmuş armutlarımı ancak reçel yapabilirim diye düşündüm. Umarım güzel olur diyerek  başladım sonuç harika oldu artık bir daha ki kahvaltıda tabağa girmek için sıraya girdi bile. Favori reçellerime gelince Portakal kabuğu reçeli, çilek reçeli ( cilekler şuan şekerde yatmış reçel olmayı bekliyorlar) ve Emine yengemin harika ayva reçeli. Gelelim tarife benim tarifler biraz atmasyon diye tabir edebileceğimiz cinsten :) umarım beğenirsiniz çünkü kokusu ve tadı harika oldu :)


Önce 5 tane orta boy armudu çürük yerlerini ve çekirdeklerini ayırarak doğradım. Sonra icine 2 ince tarçın çubuğu ve iki baş karanfil ekledim yarım litre kadar su koydum ama siz biraz daha az koyun benim koyduğum su biraz fazla geldi ve biraz sulu oldu. 



Ocağa alıp biraz yumuşayana kadar kaynattım üstüne 1 su bardağı esmer şeker ilave ettim. Öylece tekrar kıvam alana kadar kaynattım. (Esmer şekeri de kızım gönül rahatlığı ile yesin diye koydum.)





Soğuduktan sonra kavanozladım ve buzdolabına kaldırdım. Esmer şekerle yaptığım için biraz rengi koyu oldu ama tadı şahane denemelisiniz. Şimdiden afiyet olsun...